Yargılamak
Kalbi ölmüş kişiler içsel huzurlarını ve mutluluklarını kaybetmişlerdir. Sürekli şikâyet halinde olduklarından yargılamak onlar için en kolay yoldur. “Merdiven çıkarımı” dediğimiz, karşı tarafın yaptıklarını ve söylediklerini yanlış değerlendirerek kendini sürekli haklı görme ve başkalarını suçlama yaklaşımı, kişinin benlik duygusunu (egosunu) yükseltecektir. İnsanın içindeki açlık büyüdükçe, dış dünyanın nimetleriyle karnını doyurmaya çalışır. Daha çok yemeye, daha çok almaya ve daha çok konuşmaya başlar. Benlik duygularını güçlendirecek her yolu dener. Ego güçlü, haklı ve doğru olduğunu düşünür. Bahaneleri çok, eleştirileri acımasızdır. Yargılamayı yaşam biçimi haline getirmiş kişiler, şişman olmalarının suçunu daima dış etkenlere yüklerler. Çünkü egoları çok kabarıktır.
İnsanları olduğu gibi kabul etmek, kendini ve kâinatı olduğu gibi kabul etmektir. Kendisini ve yaşamını sevmeyen kişilerin başkalarını sevmesi ve onaylaması çok zordur. İşe kendinizden başlayarak eleştirel bir tutum almak yerine, anlamaya çalışmalısınız. Kendinizi deştikçe davranışlarınızın altında yatan sebepleri keşfedecek, affetmeyi ve değişmeyi isteyeceksiniz.
Bazı insanlar kendilerinden başka herkesi hatalı görürler. Saldırgan yaklaşımları etraflarını sindirir ve ego savaşını böylece kazanırlar. Çok yakın bir tanıdığımız yıllar boyunca her şeyi yargıladı, eleştirdi, suçladı, mutsuzluğuna mutsuzluk kattı ve bu tüm bunları aşırı yiyerek bastırmaya çalıştı. Değişime tümüyle kapalı, kendinden aşırı emin tavırlarıyla kimseyi yakınına yaklaştırmıyordu. Aslında özgüveni son derece düşük biriydi. Nefsinin kurbanı, egosunun oyuncağı olmuştu. Kızgınlığının kendisine yönelik olduğunu görse değişmeyi isteyebilirdi ama görmüyordu. Huzursuzluklarının içinde boğulmuştu ve uzatılan yardım ellerini görmüyor, kimseyle doğru düzgün ilişki kuramıyordu. Yıllarca kendi yarattığı cehennemin içinde yaşayıp tüm ailesini ve çevresini mutsuzluğa itti. Bedeni enerji akışını gerçekleştirememeye başladığında şişman ve hasta bir kadın oldu. Hastalığını kendi yaratmıştı, kilolarını da kendi yaratmıştı. Çok yemekten şekeri çıkmış, tansiyonu yükselmiş, kolesterolü tavan yapmıştı. Kuruntularından ve endişelerinden dolayı ruhsal durumu bozulmuştu, sinir ilaçları almaya başlamıştı. Hareketsizlikten eklem yerleri ağrıyordu.
Meleklerle çalışmaya ve semavi âleme girmeye karar verdiğinde, tam anlamı ile enkaz gibiydi. İnanmaya ve güvenmeye ihtiyacı vardı. Sabahları melekleri ile konuşmaya, onlardan güç ve yardım istemeye başladı. Sonunda sokağa çıkmaya, kısa yürüyüşler yapmaya başladı. Meditasyonlar ve dualarla kararlığını korumaya çalıştı. Tek istediği yaşama yeniden bağlanabilmek ve çok sevdiği ailesini yeniden kazanabilmekti.
İç koşulları değiştikçe dış koşulları da değişmeye başlamıştı. Kızgınlıkları azalmış, yargılamayı bırakmış, affetmeyi ve hoşgörüyü seçmişti. Bedeni her geçen gün hafifliyor, diğer rahatsızlıkları da azalıyordu. Melekleriyle imkânsız gibi görünen mucizeyi başarmış, ailesine kendisini ve yeni yaşantısını hediye etmişti.
Yargılamak ve eleştirmek ne kadar kötü bir eylemdir. Kişiyi ezer, üzer ve yıkar. Hele hele ki sevdiklerinizden duyduğunuz bu ağır sözler ne kadar çok yıpratır sizi ve ilişkilerinizi. Yakınım olan bazı kişilerin beni çok tükettiklerini ve başa çıkamayacağım durumlarla karşı karşıya geldiğimi hatırlıyorum. Yargıladıklarında daha da yiyesim, daha da tersini yapasım geliyordu. Belki de beni sevdikleri için yapıyorlardı ama bilmiyorlardı ki yapılacak en son yardım şekli bu olmalıydı. Şimdi kimsenin beni yargılamasına izin vermiyorum. Kimsenin hakkı yok. Ama keşke hayatımın gençlik dönemlerinde izin vermeseydim. Çok farklı bir yerde olurdum. Daha az etkilenirdim. Daha az üzülürdüm. Daha güzel bir bedene ve ruh haline sahip olurdum. Keşke meleklerimle daha önce tanışsaydım.
Melekler Yolu İle Zayıflama Kitabından Alıntıdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder